28 Aralık 2008 Pazar

...

Bir rüzgar esti yüzüme ansızın
Dönüştü bütün tebessümler hüzne
Göz yaşlarım döküldü sokağa sonra
Ve bir kedinin sıcak gölgesinde buldum kendimi,vakit karanlığa çalarken
Ve Ankara yine sessiz,yine zemheri…
Sanki buradaymışsın gibi aradım sokak sokak seni
Ve bir martı kondu yüreğime
Gözlerinde İstanbul’un ışıltısı
Ve ağzında bir sevda kız kulesi loşluğunda
Sonra annemim göz yaşları gelir aklıma
Annemin göz yaşları kadar kutsaldır sana olan sevdam
Ve annemin elleri gibidir ellerin,dokunduğun her şey güzelleşir
Ve saçların düşer aklıma ansızın
Ve gözlerin…
Toprak rengi gibi kocaman gözlerin…
Bakarım
Bakarımda uzun uzun
Söndüremem bu gece ışıklarını İstanbul’un..

Eren Ergül
06.03.2005

bir an

Elimdeydi bavul
Bekliyordum
Duvarın ardından çıkıp geldin
Saçların açıktı
Adımlarınsa hızlı
Gözlerine baktım sonra
Kaçırdın
Gözlerim açıktı
Gözlerim kapalı
Kapadım,açtım
Gözlerin...
Karşımdaydı.


eren ergül
2005

yalnızdım geldiğin sıralar

yalnızdım geldiğin sıralar
tam hatırlamıyorum ama
galiba hazin bir perşembeydi
yağmurlu bir sonbahar
baharın izlerini taşır gibi.
bir bir solan çiçakleri vardı
ardında gizlediklerin,heyecanların
ve tıpkı benim gibi yalnızlığınla
geldiğin gündü o gün.
yaprakların ateş rengi bile
sakin bir tavır takınmıştı bana
sanki herşey gün yazıldı...
kaderin utancı dinmiş
madalyonun diğer yüzü çoktan bana dönmüştü


ebru yalçın
2002

bu şiir, güzel gönüllü arkadaşım ebru yalçın tarafından bana yazıldı.
emeğine teşekkür ederim :)



yorumlarınızı alttaki yorum kısmına yazabilirsiniz

söndür ışıklarını istanbul uyuyacağım

zaman gözlerinin rengini gösteriyor.
umarsızca uzanan gecenin bir parçasındayım
kulağımda bir türkü:
''gesi bağlarında dolanıyorum''...
ve gözlerinin ardında beni selamlıyor gülüşün.
bazen hasret yakalıyor beni ansızın en hassas yerimden
sanki bir dalın en ince yerinden kırar gibi büküyor belimi.
ama hep dediğimiz gibi:
''yaşamak direnmektir.
direnmek...
bir ömür boyu''.

şimdi herhangi bir yerinde olmak isterdim yaşadığın şehrinin
yüzümde aynı rüzgar
kulağımda aynı fısıltı
ve kavuşmak için atılan aynı adımlar.
adımlar art arda
yavaş ve hızlı.
derken kız kulesi sesleniyor ardından, maviler arasından
haykırıyor sevdasına derinliğinden:
''seviyorum seni'' diyor ''etme gel''...

eğer hissettiysen bir parçasındayım yaşadığın şehrin
yaslayıp başımı göğsüne gözlerimi kapayacağım
ve söndür ışıklarını istanbul
uyuyacağım...


eren ergül
zamansız



yorumlarınızı alttaki yorum kısmına yazabilirsiniz

babama...

bir gün geldi,yüzünde gördüğüm bir ifade elimi ayağımı bağladı. kalakaldım olduğum yere. kelimeler bir bir takıldı boğazıma, dudaklarım titrek, gözlerim dolu... bağırasım geldi gırtlağımı yırtarcasına nefesimin son anına dek, başım ellerimin arasında. derin bir korku yaşayan bir çocuk gibi garip sesler çıkarıyordum : ''hepsi benim yüzümden'' diyordum. aslında kızgınlığım vardı sana içten içe büyüttüğüm. oysa hiç kin gütmedim,asla. haklıydın belki yada haksız.istediğin hep herşeyin daha iyi olmasıydı. ezilmiştin,horgörülmüştün belki,terini akıtmıştın emeğine yıllarca,kazanmıştın,kaybetmiştin,anlamıştın aslında. yaşamadan anlayamıyor insan,söylemekle olmuyor.belki daha çok başındayım hayatın ve seni şimdi daha iyi anlıyorum. ama bu beni pişman yapmıyor.yaptığım hiçbir şeyden pişman değilim sana söylediğim yalanın dışında. unutma ki beni ben yapan şey, yalan söylemek pahasına da olsa senden gizlediklerimdi. çok yalnız kaldım,hiç şikayet etmedim bundan ötürü.çok şey attım içime, ne çok şey,neleri büyütmüşüm içimde neleri.aşmak kolay olmadı bilesin. fedakarlık yaptım sorumluluklarımı bırakıp.sorumluluğumu tuttum fedakarlıklarımı unutup.bocaladım,düştüm,yuvarlandım,duygularıma ezildim ve yara bere oldu yüreğim. kalkıp koşmak istedim ama yürümek dahi zor geldi.

bir gün geldi yüzünde gördüğüm bir ifade elimi ayağımı bağladı,kalakaldım olduğum yere.durma böyle,etme.yakışmıyor bu yıkılmışlığın sana.herşey daha güzel olacak.sen kolum kanadımsın,sen güçlü olamazsan ben ayakta duramam.durma öyle, etme.sen gördüğüm en güçlü insansın...



eren ergül
27.07.2006 22:55

bu yazımı üniversiteyi bıraktığımda babamın derin üzüntüsüne tanık olduğum bir anın ardından yazdım :(



yorumlarınızı alttaki yorum kısmına yazabilirsiniz

22 Aralık 2008 Pazartesi

sen

içinden bir parça bir iz bıraktın yüreğime
nedir sessizliğinin ardında duran neden?
belki biliyorum
belki tam tersi.
hiç duymadım,
hangi türkünün tınısına benzer sesin bilmedim
gülümsediğinde neye bürünür bakışların görmedim
anlamaya çalıştım
uğraştım
denemedim değil.
sığındığın kabuk incinmemen için mi?
kabullendiğin ama olmak istemediğin halin,
sığındığın kabuğun altından gösterdiğin yüzün
kızgın olduğun için mi?
biliyorum büründüğün gibi değil yüreğin.
yaralanmışlığın, benliğini yalnız bırakır bazen.
gitmek istersin yol çeker uzak
anlamak,anlaşılmak
bırakır elini usulca üzerinden.
sonra yağmurlar yağar ellerine
avuçlarında bir fidan büyümeye başlar
bir parça cemreye uzanır yüzün
oysa ardında zemheri durur
görmek istersin yaşamadan o yolun sonunu
üzgünüm
cemre ısıtmadan
zemheri vurmadan sırtına
kök salamayacaksın toprağın altına
ama büyüyeceksin
yol alıp gideceksin bir gün
ve bir gün kendinle başbaşa kaldığında
herşeye inat
gülümseyeceksin...


eren ergül
22.12.2008



yorumlarınızı alttaki yorum kısmına yazabilirsiniz

19 Aralık 2008 Cuma

ellerin çiçek açar

sen gülünce toprak kokar heryer
yağmurlar yağar
ve ardından ellerin
çiçek açar...

eren ergül
19.12.2008



yorumlarınızı alttaki yorum kısmına yazabilirsiniz

16 Aralık 2008 Salı

mavilerimle martılara kaldım

''ben istanbulum'' derdin
bense seni tamamlayan mavilerdim.
zaman, ardına düştü başka zamanların
anlar yaşandı sıcak ve soğuk
günler geçti aradan
ne oldu ne bitti?
anlaşılmayan bir boşluğa düştün
seslendim ardından,duymadın
usulca götürdün koca şehri benden
aldırmadın
bense, mavilerimle martılara kaldım


eren ergül
16.12.2008


yorumlarınızı alttaki yorum kısmına yazabilirsiniz