melankoli gecelerim var benim
el ayak çekilince
kulakları sağır eden sessizliklerim
odun ateşi loşluğunda
tenimi ısıtan titreyişlerim var
onlarca mısralarım var benim
sigara misali
yakıp üflediğim
her seferinde yeniden yazıp
is kokmuş raflarda kül ettiğim
melankoli gecelerimde
yazdığım mısralarım var benim
her son nefesinde
yeniden hayat bulur dizelerim
bu yüzden hep yenidir eskilerim
Eren Ergül
26 Şubat 2018 Pazartesi
KÜÇÜK OMUZLARIMDA BÜYÜTTÜĞÜM SEVDALARIM
gelme
arkasına saklandığım tahta kapıdan girme içeri
diz çökmüş benliğim
elleri ağlayan çocukluğumu görme.
bakma yüzümün anlamsızlığına
akmaz gözlerimden yaş
yine de çıkmaz sesim
bu sırtıma vuran kaçıncı taş
ardımda bıraktıklarıma bakıyorum
belki küçük bir an vardır
dante gibi ortasına geldiğim ömürde
hatırlamamış
görememiş
yada anlayamamışımdır.
yoksa bundan mıdır korkularım
belki bir ekmek kırıntısı kadardır
küçük omuzlarımda büyüttüğüm sevdalarım.
Eren Ergül
arkasına saklandığım tahta kapıdan girme içeri
diz çökmüş benliğim
elleri ağlayan çocukluğumu görme.
bakma yüzümün anlamsızlığına
akmaz gözlerimden yaş
yine de çıkmaz sesim
bu sırtıma vuran kaçıncı taş
ardımda bıraktıklarıma bakıyorum
belki küçük bir an vardır
dante gibi ortasına geldiğim ömürde
hatırlamamış
görememiş
yada anlayamamışımdır.
yoksa bundan mıdır korkularım
belki bir ekmek kırıntısı kadardır
küçük omuzlarımda büyüttüğüm sevdalarım.
Eren Ergül
ADAM OLMUŞ YÜREĞİMİN YARIM KALAN ÇOCUKLUĞU
İçime hapsettiğim kalabalığımın yalnızlığını yaşıyorum yeniden.
Sürgün olmuş tebessümlerimin sessizliği ağıtlarımda.
Can verip büyüttüğüm korkularım,
bir bir soldu avuçlarımda.
Konuşsam diyordum,
Ah bir konuşsam.
Yaşar mıydım tekrar yıkılmışlığımı,
gecenin bir ayazında.
Dilime hapsettiğim hikayemin çocukluğunu yaşıyorum yeniden
Oysa ne mutluydum masallarımda
Sevgimi katıp büyüttüğüm bedenim
Bir bir soldu avuçlarında
Ağlasam diyordum
Ah bir ağlasam
Yeşerir miydim tekrar korkularımın arasından
Kış denizinin baharında.
Hikayelerimde ki yalnızlığımı
Masallarımda ki korkularımı
Ve giydiğim zırhımı bir kenara koyup
En savunmasız yanımı alıp oturdum karşına
Öyle kolay da olmadı bilesin
Anlatmasam ya
Ağlamasam ya
Elimde kadehe koyup biriktirdiklerim
Kenara koyduklarımı doldurup heybeme
Adam olmuş yüreğimin,
Yarım kalan çocukluğuna dönerim.
Eren Ergül
BEN SANA ESİR DÜŞMÜŞ ESKİ BİR ŞEHİR
Bir çift göz
Toprak rengi, kocaman bir çift göz.
Her dokunduğunda bakışların tenime
Koskoca bir tufan kopar içimde.
Yüreğimin taşı toprağı sel olur
Aklım fikrim kaybolur
Sen bir kere baktın mı
İçimde ki deniz sen olur
Ellerin
Dokunduğu herşeyi güzelleştiren
Bir ağacın kökleri gibi bedenimi sarıp sarmalayan ellerin
Hislerimin ücra köşelerinde ki korkularıma uzanan,
Benligimde ki yaraları bir bir saran ellerin
Biz
İkimiz
Yeşermeye yüz tutmuş bir fidanı büyütür gibi büyüttük birbirimizi.
Yağmur olduk
Rüzgar olduk
Üşüyünce cemre
Kızınca zemheri
Sevince bahar olduk.
Sen, her yanım
Gören
Duyan
Dokunan
Hisseden yanım.
Öfkelendiğinde gönül kapısını kapatan
Ayazın ortasında bırakıp
Sevince, gönül cennetine alan yanım.
Ben,
Sana esir düşmüş eski bir şehir.
İçimdeki çocuğun üstünü kirleten, toprak yollarımı bırakıyorum sana.
Saklambaç oynarken,
Arkasına sığındığım ağaca astığım salıncağımı.
Hiç sahip olmadığım ama her seferinde içimde uçurdugum uçurtmamı.
Misketlerimi,
Gazoz kapaklarımı.
Bırakıyorum çocuk ellerimi bakmadan ardıma.
Ben sana esir düşmüş eski bir şehir.
Yıkık dökük bir evin, kırık penceresinden bakan çocukluğumu bırakıyorum sana.
Eren Ergül
Toprak rengi, kocaman bir çift göz.
Her dokunduğunda bakışların tenime
Koskoca bir tufan kopar içimde.
Yüreğimin taşı toprağı sel olur
Aklım fikrim kaybolur
Sen bir kere baktın mı
İçimde ki deniz sen olur
Ellerin
Dokunduğu herşeyi güzelleştiren
Bir ağacın kökleri gibi bedenimi sarıp sarmalayan ellerin
Hislerimin ücra köşelerinde ki korkularıma uzanan,
Benligimde ki yaraları bir bir saran ellerin
Biz
İkimiz
Yeşermeye yüz tutmuş bir fidanı büyütür gibi büyüttük birbirimizi.
Yağmur olduk
Rüzgar olduk
Üşüyünce cemre
Kızınca zemheri
Sevince bahar olduk.
Sen, her yanım
Gören
Duyan
Dokunan
Hisseden yanım.
Öfkelendiğinde gönül kapısını kapatan
Ayazın ortasında bırakıp
Sevince, gönül cennetine alan yanım.
Ben,
Sana esir düşmüş eski bir şehir.
İçimdeki çocuğun üstünü kirleten, toprak yollarımı bırakıyorum sana.
Saklambaç oynarken,
Arkasına sığındığım ağaca astığım salıncağımı.
Hiç sahip olmadığım ama her seferinde içimde uçurdugum uçurtmamı.
Misketlerimi,
Gazoz kapaklarımı.
Bırakıyorum çocuk ellerimi bakmadan ardıma.
Ben sana esir düşmüş eski bir şehir.
Yıkık dökük bir evin, kırık penceresinden bakan çocukluğumu bırakıyorum sana.
Eren Ergül
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)