23 Kasım 2008 Pazar

çocukluğuma özlem


Hep özenirdim evi iki apartman yanımızda olan Turgut abiye ve uçurtmasına
O daracık sokakta,
Koskocaman gökyüzünde bir kuş misali uçururdu uçurtmasını.
Bense evimizin camından
İpe bağladığım bir pazar poşetini yüzdürürdüm bulutlara doğru.
Rüzgar biraz ters yöne estiğinde
Kaşlarımı çatar,
O çocuksu duygularımla dudağımı büzerdim
Uçurtmam takıldığında elektrik direğine.
Bahar düştüğünde o eski gecekondu mahallemize
Küçücük ayaklarımızla koştururduk saklanacak yer bulmak için
‘‘önüm arkam sağım solum sobe, saklanmayan ebe’’
Ceplerim misketle dolardı yendiğimde arkadaşlarımı
Türlü isimler takardık
Kemik misketini beş taneyle değişirdik.
Nice sonra zili çalardı evimizin
Ağlayarak isterlerdi arkadaşlarım misketleri geri
Oysa bir Mustafa’yı yenemezdim.
Topladığımız gazoz kapaklarıyla türlü oyunlar oynardık
Annem bulduğunda tozlu pantolonumun cebinde içi toprak dolmuş kapakları
Bir sille patlatırdı kıçıma tokatları.
Derken böyle büyüdük
Artık ne uçurtmalarımız var ne de saklambaç oynadığımız günlerin tadı
Ve artık yok gazoz kapakları ceplerimizde
Misketlerimizde…

Eren ERGÜL
28.05.2005

9 yorum:

PAPATYA PRENSES dedi ki...

ahh çocukluğum.. keşke keşke hep çocuk kalabilseydik..
öyle masum öyle saf... öyle beklentisiz..

Adsız dedi ki...

Hepimiz çocukluğa özlem duyarız zaman zaman. Büyümenin verdiği tat, çocuklukta yaşanan, yaşatılan hazzı vermez çogunlukla ne kendimize nede çevremize. Ama ne varki büyümek lazım. Büyüyüp çocukluğu özlem duymak, ileride bugüne özlem duymamak için anı doya doya yaşamak lazım..

Adsız dedi ki...

Biliyomusun eren; yeni kuşaktaki çocuklarımıza üzülüyorum; çünkü onlar asla eskiyi ve öncede kalan güzelliklerin hiçbirini yaşayamıycak; tadamıycak sahte yaşantılar olduğu sürece; güzelim çocuklarımızın küçücük dünyalarını hayallerini daha küçükken yıkan insanlar olduğu sürece tatmaları çok zor görünüyor; birkez daha yüreğine emeğine sağlık arkadaşım..

mavi dedi ki...

teşekkür ederim eflatun...
eski oturduğumuz yerde daracık sokaklarda oyunlar oynardık.oradan oraya koşardık her çocuk gibi.saflık vardı o zaman.yanlanlarımızda bile.bizi ve yeni nesli kendi benliklerimizden uzaklaştıran,başkalaştıran (kabullenmek istemediğim) etkenlerden birisi sadece kendimize değil tabirinizle yeni nesil çocuklarımızın hayatına teknolojiyi fazla sokmakta görüyorum.kültürümüze dair ne varsa yavaş yavaş kaybediyoruz ve bunda bizim de suçumuz var...

Adsız dedi ki...

Evet Eren; katılıyorum sana benim demek istedğimde buydu, kültürümüzü kaybetmek çok acı büyük bir kayıp, ama neyazıkki farkında değiller ağlanıcak halimize gülüp geçiyolar herşeyi gırgıra alıyolar (yeni kuşaktan) bahsediyorum CİDDİYETLİĞİN nekadar önemli olduğunu bilmiyolar vay halimize vay....

Adsız dedi ki...

içimizde ki çocuk hep ağlar durur değil mi, o avuçlarımızın arasından akıp giderken zaman?

çocuk yüreğine selam olsun..

Adsız dedi ki...

çocukluk elbet özleniyor..'aynada gençliğime baktım yazık çocukluğum kadar masum değilmiş.'bu güzel dizeleri yazan yürek dert görmesin..harika olmuş üstadım..

Adsız dedi ki...

siir yazan insan yuregi cocuktur; yuregi guzeldir; yuregi sekerdir; tatlidir tipki bakkal dukkanindan alinmis lolipop gibi hangi kelimenin ucundan tutmaya kalksam anlatmaya yetmez,siir yazan yurekleri..yok siir yazan yurekleri anlatmaya deger sozcuk. yuregine saglik olsun

Adsız dedi ki...

o geride kalan çocukluklarımızı ne güzelde anlatmışsın.. :)))) çok hoş olmuşşş.. :) zeliha